11 Ocak 2014 Cumartesi

Baronyan'ın "Tiyatro"su

Bu yazının kısa bir versiyonu Agos Gazetesi'nin 10.01.2014 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

“Tiyatro”nun varlığından Metin And sayesinde haberdar olmuştuk. Özellikle 70’li ve 80’li yıllarda yaptığı araştırmalarla gösteri sanatları tarihçiliğine bilimsel bir çerçeve kazandıran, doğrudan ya da dolaylı olarak hepimizin öncüsü ve hocası olmuş olan büyük araştırmacı, ilk baskısı 1976 yılında DTCF yayınlarınca yayınlanan “Osmanlı Tiyatrosu” adlı eserinde Hagop Baronyan’ın 1874-1875 yılları arasında Osmanlıca olarak yayınlanan dergisine sık sık referans yapar ve geniş alıntılara yer verir. Ama And’ın daha sonra üzerinde çalışmayı terk ettiği pek çok konu gibi, Baronyan’ın “Tiyatro”suna yönelik ilgisi de 80’li yılların sonundan itibaren sönümlenmeye başladı ve dergi bir kenarda unutuldu.

Metin And’ın eseri yayınlandığı sıralarda, ailesinin kökenleri Anadolu topraklarına dayanan Ermeni bir doktora öğrencisi, Oxford Üniversitesi’nde hazırladığı bir tez için dergiyi yeniden keşfetmekle meşguldü ve daktilosundan şu cümleler çıkmaktaydı: “Çok yakın zamana kadar ‘Tiyatro’ hakkında çok az şey biliniyordu. Çağdaşlarının bu dergiden haberdar olmaması mümkün değildi, buna rağmen kendi döneminin Ermeni basınında ona ilişkin çok az referansa rastlanır. (…) Görünen odur ki aynı dönemde Ermenice olarak yayımlanan ‘Tadron’un birebir çevirisi olduğunu zannetmişlerdir. (…) Türkçe kaynaklarda ‘Tiyatro’ya ilişkin birçok göndermeye rastlarız. (…) Ama bunlar çok genel referanslardır ve tıpkı Ermeniler gibi Türkler de henüz ‘Tiyatro’nun içeriğini kapsamlı bir biçimde araştırmamışlardır.” İngiltere’de 1978 yılında yazılan bu satırların sahibi Baronyan üzerine yapılmış en kapsamlı araştırmalardan birisini (İngilizce konuşan ülkeler için belki de en kapsamlısını) yazacak olan Kevork Bardakjian’dır.

Aslına bakılırsa Bardakjian’ın 70’lerin sonunda yaptığı bu tespitin 2000’lere kadar geçerliliğini sürdürdüğü söylenebilir. ‘Tiyatro’ kendi anavatanında yeniden keşfedilmek için 2000’li yılların ikinci yarısını beklemek zorunda kalmıştır. Uzun yıllar sonra ilk kez Bardakjian’ın “Klatzor Armenian Review” (Kış 1986) adlı dergiden alınan “Baronyan’s Tiyatro” başlıklı makalesinin Türkçe çevirisinin, Mimesis Tiyatro Çeviri Araştırma Dergisi’nin 17. sayısında yayınlamasıyla tiyatro kamuoyunun gündemine geldi. Ardından adı İBBŞT’nin Engin Alkan yönetiminde sergilediği  “Şark Dişçisi” adlı oyunun program dergisinde zikredildi ve böylece onu yaratan isimle birlikte popülerlik kazandı. Kısa bir süre önce yine İBBŞT’nin girişimiyle 20 Mart 1874-12 Nisan 1875 tarihleri arasındaki sayılarının çift alfabeli (Arap ve Latin) özel bir edisyonla yayınlanmasıyla artık araştırmacıların ve meraklı kimi tiyatro okurlarının rahatça ulaşabileceği bir kaynak haline geldi.

Osmanlı Devleti’nde yayınlanan dördüncü Türkçe mizah dergisi olan “Tiyatro” (ilk ikisi Teodor Kasap tarafından yayınlanan “Diyojen” ve “Hayal”, üçünücüsü ise Zakarya Efendi tarafından yayınlanan” Latife”) haftada iki gün (çarşamba ve cumartesi) yayınlanmaktaydı. Dört sayfadan oluşuyor ve içeriğinin tümü Baronyan tarafından oluşturuluyordu. İddia edilenin aksine Ermenice yayınlanan “Tadron”la birebir aynı malzemeyi içermiyordu. 2010 yılında BGST ile Aras Yayıncılık’ın ortak girişimiyle Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen “Hagop Baronyan Günü” için hazırlık yaparken bir süre birlikte çalışma şansını yakaladığımız Zakarya Mildanoğlu ile inceleme fırsatını bulduğumuz “Tadron” Ermenice harfli olmakla birlikte çiftdilli, Ermenice-Türkçe bir malzeme içeriyordu. Ermenice olarak kaleme alınmış ve Baronyan’ın Patrikhane’ye dönük bazı eleştirilerini içeren uzun giriş yazısı görebildiğimiz kadarıyla “Tiyatro”da yer almamıştı. Ama “Tadron”un son iki sayfası aynı zamanda “Tiyatro”da yer alan Türkçe yazılardan ve karikatürlerden oluşmaktaydı. Baronyan her iki derginin de editörü olduğundan ve her iki dergi de haftada iki kere yayınlandığından ortak malzeme içermeleri oldukça doğaldı ama Baronyan’ın cemaate dönük gündemlerle Osmanlı toplumunun geneline dönük tartışmaları ayrı mecralarda yürütmeyi tercih etmiş olduğu görülmekteydi. Aynı anda aynı kişi tarafından yayınlanan bu iki derginin içeriklerinin ne denli örtüştüğü ya da ayrıştığı aslına bakılırsa hala ayrıntılı bir analizi yapılmış bir konu değildir.  Bardakjian Hoca’dan öğrendiğimize göre, Baronyan iş yoğunluğu nedeniyle bu iki dergiden birisini seçmek zorunda kaldığında Türkçe olanı seçmiş, belli bir tarih için “Tadron”a danışmanlık yapmakla yetinmiştir. Bu da onun, cemaat içerisine kapalı değil Osmanlı toplumunun geneline dönük tartışmalar yürütmeyi amaçlayan kamusal bir entelektüel olmayı benimsediğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Ancak “Tadron”dan da hiçbir zaman el çekmemiş ve bir süre sonra editörlük görevine geri dönmüştür.

Yine çoğunlukla tahmin edildiği gibi “Tiyatro” sadece bir tiyatro dergisi değildi. Oyun tanıtımı, eleştirisi ve kısa oyunlar yayınlamakla beraber, derginin daha çok Shakespeare’in ünlü deyişini hatırlatacak biçimde dünyayı bir “tiyatro sahnesi” olarak gören bir yaklaşımı vardır. Çokkültürlü bir toplumda, kendisini hem bir Ermeni hem de eşit bir Osmanlı vatandaşı olarak gören bir yazarın, içerisinde yaşadığı dünyaya mizah yoluyla eleştiri yönelttiği özgün bir yayıncılık deneyimiydi. Ama bu topraklarda eleştirel aklın bir aracı olmuş tüm gazete ve dergiler gibi onun da ömrü siyasi iktidarların bitip tükenmek bilmez baskıları nedeniyle kısa olmuştur. Şimdi İBBŞT’nin bu vefakâr girişimiyle Baronyan’ın “Tiyatro”su aradan geçen 150 yıllık zaman diliminin ardından tekrar okuyucusuyla buluşma fırsatını yakalıyor. Emeği geçen herkesi kutluyoruz.


Son bir not da kitabın edisyonuna dair: Son derece iyi niyetle gerçekleştirilmiş ve yoğun emek isteyen bir girişimin ürünü olmasına rağmen “Tiyatro”nun bu yeni baskısı kimi edisyon hataları içeriyor. Gelecekteki baskılarının özenli bir gözün kontrolünden geçirilerek ve bazı konularda uzman görüşü alınarak yapılması çok yararlı olacaktır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder